Ailenin etkisi ve gücü belgeseli

„Sevgili günlük,
kalbim çok acıyor. Yeter artık. Bitmesini istiyorum. Ama biliyorum bu acının asla bitmiyeceğini. Ancak hepten durduğunda bu kalp, bitecek bu çile. Çok Utanıyorum.“
Günlük yazıları ve eski VHS çekimleri. Bir zamanlar şiddetinin sessiz tanıkları bugün anlatıyor ve bir aile kaleydoskopu oluşturuyorlar. Beraber gittiğimiz ilk tatil boyunca, istediğimiz “normal aile” kavramından ne kadar uzakta olduğumuz gerçeği ile karşılaşıyoruz.

alleinetanzencopyrightpilavciklein

teknisien bilgiler
Almanya, 11/2013, Belgesel, 98‘‘, çekim formatı: DVC Pro HD (25fps), Gösterim formatı: DCP, 24fps, 16:9
Sesformat: 5.1 Dolby Surround, Orijinal dil: Türkçe / Almanca
Voice Over: Türkçe, Almanca, İngilizce / Alt Yazıları: Türkçe, Almanca, İngilizce

esrapilavcicopyrightbienepilavciklein

Ekip
senaryo, yönetmen ve kurgu  Biene Pilavcı
kamera Armin Dierolf, Biene Pilavcı
yapımcı Max Milhahn

ses Manja Ebert, Magnus Pflüger

karekterler Pilavcı Ailesi
yapım telekult Film- und Medienproduktion GmbH
ortak yapım Deutsche Film- und Fernsehakademie Berlin GmbH
destek Medienboard Berlin Brandenburg, Filmbüro Bremen durch die Bremische Landesmedienanstalt 

Directors Statement

Doğarken seçme şansımızın veya itiraz hakkımızın olmadığı aile, hayatımızın büyük bölümüne şekil verir, hayat dediğimiz yolun istikametini belirler. Peki kıskançlık, yalan, nefret, hülâsa içimizdeki kötülük? „İnsan“ ilgimi çekiyor. Bilhassa sâhici olanlar! Kalbi, aklı olan; bütün âcizliği ve bütün zerâfeti ile gerçek „insan“.
Bir yönetmen olarak, asıl insana ve insanın aslına dâir düşünme faaliyetini, idealize edilmiş kahraman hikâyelerinden daha sahici, anlatmaya ve dinlemeye değer, daha lâyık buluyorum. Sebebi ise çok basit; onlar da benim gibi oldukları için. Onlarla yakınlık kurabiliyorum. Bu mesele hakkındaki konular o kadar ilgimi cezbediyor ki, bir süre önce bu ilginin kaynağını kendi köklerimde, yâni kendi âilemde aramaya karar verdim. Çünkü, insan hiçbir yerde
Ailesinin yanında olduğu kadar samimi, kendi gibi olamaz. Ortamda bir kamera olduğunu bilse bile, bu samimiyet ve açıklık değişmiyor. Bu film, toplumun en küçük birimi olan bu kurum içindeki iktidar ve hakimiyet mücadelesini yine bir âilenin içinden anlatıyor. Anlatının iki ayrı vechesi var; birincisi benim olaylara bakış açım:
Biz, aile geçmişimize bakar ve sosyal psikolojiyi dinlersek, birbirimize sıkı sıkı tutunması gereken, birbirimize destek olmamız gerekn bir aileyiz. Kimsenin diğerleri hakkında karar verme yetkisi yok.
İkincisi de diğerlerinin bakış açısı: Karar verme yetkisi diye bir şey bal gibi de var. Herkes istediği gibi karar verebilir ve canı nasıl, ne istiyorsa yapmakta özgürdür. Ben hep vicdanımın sesini dinlerim. Fakat vicdanım ile kendi isteklerim doğrultusunda inşâ edilmiş bir hayatın gerektirdiği şartlar arasındaki sınır, yıllar geçtikçe ve yaşım ilerledikçe daha da belirsizleşti.
Bu filmde, böyle bir ruh hâli ile âileme yaklaşmayı denedim. Sonunda kendi kendime dahi başka bir gözle bakabilmeyi neredeyse başardım. Kendime ve geçmişime dâir olan biteni istatiksel bir araştırma titizliğiyle değerlendirdiğimde, içimde öyle büyük bir öfke birikti ki, her şeyi tuz buz edebilirdim. Ama bu filmi böyle olsun diye yapmamıştım. Sonucunun böyle olması iyi mi, kötü mü bilemiyorum. Böyle olması gerekiyormuş demek ki.
Bu uzun ve bir hayli duygusal yolculuğun ardından şunu da anladım; bir kaçış ya da bir kurtuluş yok. Ya bu deveyi güdeceksin, ya da bu diyardan gideceksin. Her şeye rağmen, Pliavcı ailesi arzu ve isteklerini dile getirdikçe, dünyanın korktuğum kadar da kararmış bir yer olmadığını görmek, beni ferahlattı.

mehmetpilavcicopyrightbienepilavciklein

iletişim:

phone +49 30 41 95 76 32
cep +49 157 88 42 14 34
info@parcours-pictures.com